17 Nisan 2015 Cuma

SOLUNUM TİPLERİ RESİM İÇİN TIKLAYIN

SOLUNUM ACİLLERİ - OKSİJEN TEDAVİSİ



Acil bakımın en önemli bileşenlerinden biri olan oksijen tedavisi için gerekli malzemeler: ambulansta orta büyüklükte  ve çantada küçük oksijen tüpü; oksijen tüpüne takılacak basınç ayarlayıcı (regülatör) ve akım düzenleyici (flowmeter); akım düzenleyici ile maske arasında bağlantıyı sağlayacak bağlantı tüpü; nazal kanül, basit maske, geri dönüşsüz torbalı maske(rezervuarlı nonrebreathing mask) veya  ambu bag valve mask(balon maske).
Acil bakım verilirken hastanın yaşam bulguları ve genel durumu ile uyumlu oksijen verilmelidir. Yaşam bulguları normal sınırlarda, ancak ağrı ve anksiyetesi olan hastalarda, psikolojik rahatlama sağlamak amacıyla düşük yoğunlukta (konsantrasyonda; dakikada 2-6 litre) oksijen verilebilir.
Yaşam bulguları normal sınırların altında veya üstünde ise, ancak hayati tehlike oluşturacak boyutta değilse (örneğin : solunum dakikada 20-30 arasındaysa) orta yoğunlukta (% 50-70 oranında) oksijen verilebilir. Yaşam bulguları hayati tehlike oluşturacak boyuta geldiğinde yüksek yoğunlukta (% 70-90 oranında) oksijen verilmelidir. Solunum ve kalp durmasında verilecek oksijen oranı % 99 dur ( hangi maske ile hangi yoğunlukta oksijen verilebileceği ekteki listede görülmektedir).     
Oksijen verilirken dikkat  edilecek noktalar:
  1. Oksijen verilirken dikkat edilmesi gereken kurallar için bakınız : acil bakım-oksijen tedavisi bölümü.
  2. Basit maske ile dakikada  6 litreden düşük oksijen verilmesi sakınca yaratacağından 6 litreden düşük yoğunluktaki oksijen kullanımı için nazal kanül tercih edilmelidir.
  3. Yüksek yoğunlukta oksijen verilmek istendiğinde mutlaka oksijen torbası(rezervuar) takılmalı ve hastaya verilmeden önce torbanın üçte biri boş kalacak şekilde torba oksijen ile doldurulmalıdır.
  4. KOAH(kronik obstrüktif akciğer hastalığı) vb durumlarda tercihen venturi maske ile hastanın genel durumuna uygun ancak düşük yoğunlukta oksijen verilmelidir (bakınız: Paramedik kitabı , oksijen tedavisi bölümü).
Yan Etkileri: Oksijen tedavisinin tıbbi olan ve olmayan yan etkileri için bakınız : Paramedik kitabı Oksijen Tedavisi bölümü.
Çağrı öncesi portable(taşınabilir) oksijen tüpünün basınç ayarlama vanası açılarak tüp basıncının yeterli olup olmadığının kontrol edilmeli, eğer ibre kırmızı uyarı işaretine yakınsa tüp dolusu ile değiştirilmelidir.
Ambulansın  içindeki yerleşik(merkezi sisteme bağlı) orta büyüklükteki tüpün basıncı kontrol edilmeli ve gerekiyorsa yenisi ile değiştirilmelidir.
Hastaya gidildiğinde , oksijen verilirken: Hastaya oksijen verilecek kanül veya maskenin ucu, bağlantı tüpü aracılığıyla oksijen tüpü üzerindeki oksijen çıkış yerine bağlanmalıdır
Nazal kanül ile verilecekse;
  1. Nazal kanülün uçları,  hastanın burun deliklerine iyice yerleştirilmeli,
  2. Kanülün uzantıları her iki kulağın arkasından geçirilerek boyunda ve çenenin altında basınç yapmayacak şekilde sıkıştırılmadır (bakınız şekil).
Yüz maskesi ile verilecekse;
  1. Yüz maskesinin (çeşitli boyutları varsa) hastaya uygun olanı seçilmeli,
  2. Sivri kısmı hastanın burun kemiğinin üzerine yerleştirilmeli, yuvarlak olan alt kısmı hastanın alt çenesine yerleştirilmeli,
  3. Kanülün veya maskenin oksijen tüpü ile bağlantısının yapılmalı, akım düzenleyicisi açılmalı ve verilecek miktar ayarlanmalıdır
Hasta ambulansa alındığında;
Hastanın oksijen bağlantısı taşınabilir tüpten, merkezi sisteme bağlanmalıdır.  Merkezi  sistemin akım ayarlayıcısı istenen miktara kadar açılmalı ve taşınabilir tüp kapatılmalıdır.


Kaynak

SOLUNUM ACİLLERİ 2- TRAVMALARA BAĞLI NEDENLER

2- TRAVMALARA BAĞLI NEDENLER
 TİPİEMBOLİNİN SEBEBİOLUŞUMU
YAĞ EMBOLİSİ
  • Uzun kemik kırıkları
Yağ parçacıkları, sistemik dolaşıma karışarak pulmoner damarları tıkar. Pulmoner kanamaya neden olur ve diğer organlara kan akışını engeller  
HAVA  EMBOLİSİ
  • Pnömoperitoneum (karın içine hava dolması)
  • Damar yolundan (IV) yanlışlıkla hava verilmesi
Belirgin bir miktarda ( 5-15 ml / kg ) havanın dolaşıma katılarak, sağ kalbe veya pulmoner damarlara yerleşerek kan akımını engeller  
AMNİYOTİK  SIVI  EMBOLİSİ
  • Doğum
Doğum esnasında amniyotik sıvı, maternal dolaşıma geçerse içindeki katı parçalar ( lanüga, mekonyum, vb ) pulmoner damarlara yerleşerek tıkanmaya neden olabilirler  
TROMBOEMBOLİ
  • Şişmanlık
  • Geçirilmiş karın   ameliyatı
  • Sigara içme alışkanlığı
  • Östrojenli bileşikler (doğum kontrol hapı)
  • Uzun süreli yatak istirahati
  • Alt ekstremitelerdeki venöz hastalıklar
  • Konjestif kalp yetmezliği
  • Koagülasyon problemleri
Kan pıhtısının pulmoner damarlara yerleşerek tıkaması ile oluşur
 Asıl şikayetler:
  • Dispne
  • Öksürme
  • Hemoptizi
  • Plöratik göğüs ağrısı (nefes alıp verirken oluşan ağrı)
 Fiziksel bulgular:
Sık  Rastlananlar:
  • Taşipne
  • Taşikardi
  • Ateş
Nadiren  Rastlananlar:
  • Raller
  • Anormal kalp sesleri
  • Sistolik kardiyak murmurlar
  • Kardiyak aritmiler
PULMONER EMBOLI’ DE  ACIL BAKIM :

  • Vital bulguların sık takibi, özellikle hipotansiyon ve yetersiz solunum yönünden.
  • Oksijen tedavisi: basit maske ile 6-8 litre/dakika veya nazal kanülle 2-4 litre/dakika (gereksinime göre artırılabilir) 
  • Damaryolu açılır, % 5 Dekstroz DAKŞ verilir. 
  • Kardiyak Monitorizasyon : Malign kardiyak aritmiler izlenir. Sinüs taşikardisi sıkça görülmektedir ve çoğu kez özel bir tedavi gerektirmez.
  • Acil transport.

SOLUNUM ACİLLERİ 1- TIBBİ ACİLLER



SOLUNUM ACİLLERİ

1- TIBBİ ACİLLER (DİSPNEYE YOL AÇAN NEDENLER)

PQRST nin dispneik hastada öykü alırken kullanılması :



P - Provake eden (arttıran) etkenler var mı? Herhangi bir olgudan sonra mı ortaya çıkıyor?

Paroksismal Nokturnal Dispne (PND - gece ortaya çıkan ve tekrarlayan dispne), genellikle kalp yetmezliği veya KOAH belirtisidir. Sebebi alveollerde biriken sıvı veya bronşlarda biriken sekresyonlardır.

Palyatif (hafifleten) etkenler var mı? Örneğin, ortopne hasta yattığında ortaya çıkan dispnedir. O nedenle hasta oturmayı veya hafif öne eğilmeyi tercih eder, böylece daha rahat nefes alır. Özellikle konjestif kalp yetmezliğinde görülür.

Q - Dispnenin özelliği nedir? Hasta hava açlığı hissediyor mu, nefes alırken mi yoksa verirken mi zorlanıyor?

R - Rekurrens (tekrarlama sıklığı) nedir? Daha önce benzeri sorun yaşadı mı, yaşadıysa bu

seferki dispne ile önceki arasında ne fark var, ne kadar önce oldu, sebebi ne idi?

S - Dispne ne kadar şiddetli, öykü alırken bulgular nelerdi fiziksel muayene yaparken değerlendirebilirsiniz. Hastanın astım veya kronik bronşit gibi kronik bir sorunu varsa, daha önce geçirdikleri ile kıyaslamasını isteyin. Ya da bu hafta soluk alma molası vermeden kaç merdiven çıkmış, geçen hafta kaç merdiven çıkıyormuş?

T - Dispne ne zaman başlamış, aniden mi başlamış yoksa birkaç günden beri artış mı göstermiş?

Astım ve konjestif kalp yetmezliğinde dispne, dereceli olarak birkaç saatte artar.

Pulmoner emboli ve spontan pnömotoraksta çarpar gibi aniden başlar.



PQRST nin yanı sıra hasta sigara içiyor mu, öksürüyor mu, balgam çıkarıyor mu, balgamın özelliği nasıl? Bunlar solunum güçlüğü (dispne) olan hastada tanı koymada önemli bilgilerdir.



KOAH (KRONİK OBSTRÜKTİF AKCİĞER HASTALIĞI): koyu kıvamlı, beyaz balgam çıkar. Eğer hasta balgam çıkaramazsa, balgamın miktarı artar, pürülan ( sarımsı-yeşilimsi renkte olması) ve kötü kokulu olabilir.



PNÖMONİ: hasta pürülan ve pas renginde balgam çıkarır.



PULMONER ÖDEM: hasta köpüklü, kanla karışmış balgam çıkarır. Miktarı korkutacak kadar fazla olabilir.

Kalp hastalığı, tuberkuloz veya akciğer travmasında hastada öksürükle taze kan gelebilir.

Hastada ağrı var mı, ağrı dispne ile ilgili mi? araştırılmalıdır.



SPONTAN PNÖMOTORAKS ve PULMONER ÖDEM de ani ve keskin göğüs ağrısıyla başlayan dispne görülür.

DİSPNE

HASTADA DİSPNEYE YOL AÇAN BAZI ACİL DURUMLAR, VE ACİL BAKIMI İÇİN TIKLAYIN

Kaynak

ANORMAL SOLUNUM SESLERİ



ANORMAL SOLUNUM SESLERİ :

RALLER ( CRACKLES, ÇITIRTILI SES )

Sınırlı, süreksiz çıtırtılar (veya sürekli oluşan küçük patlamalardır; gazoz içine pipetle hava üflendiğinde benzer ses oluşur). Genellikle inspirasyonda (veya bazı durumlarda soluk verirken) duyulan sestir. Akciğerlere (alveollere, bronşiollere) havanın girişi ve çıkışı sırasında spazm nedeniyle sekresyonların yer değiştirmesinde veya birikmiş sıvıdan hava geçerken oluşan seslere RAL denilmektedir. Konjestif kalp yetmezliği, bronşit, pnömoni ve pulmoner fibroziste duyulabilir. Akciğerde sıvı olduğunun ifade ettiği için Acil Bakımda tanıya götüren önemli bir bulgudur.



Krepitan Ral: Çoğunlukla akciğer tabanında duyulan, eksüda(sıvı) ile dolu, kollaps halindeki veziküllere hava girişi esnasında (inspirasyonda da- hava çıkışı esnasında) duyulur.

Kuru Ral: Genellikle bronş lümeninde, spazm nedeniyle oluşan daralma sonucu duyulan sestir.

Yaş Ral: Bronşlarda sıvı toplanması sonucu duyulan sestir.

Sibilan Ral: Sekresyonla dolu bronşlara hava girişi sırasında duyulan sestir.

WHEEZİNG / RONKÜS

Solunum esnasında duyulan ıslık şeklindeki sestir. Bronş ve bronşioller üzerinde duyulur; tıkanan veya daralan soluk yollarından geçen havanın, inspiryum sonu ekspiryum başında neden olduğu seslerdir. Yüksek ve düşük frekanslı müzikal sesler olarak tanımlanan wheezing ve ronküs arasındaki farklar:



RONKÜS (RHONCUS, HIRILTI): Bronş ve bronşiollerdeki sekresyonlar düşük frekanslı sese (hırıltıya) neden olurlar. Süreklidir. Soluk alışta, soluk verişte veya her ikisinde birden duyulabilir. Öksürme sonucu sekresyon atıldığında ses düzelir, örneğin kronik bronşit. Daralma nedeniyle de duyulan bu ses wheezinge göre daha geniş bir alandan geçtiği için ona göre daha kalın bir sestir

WHEEZING ( ISLIK ): Havanın iyice daralmış soluk yollarından geçerken oluşturduğu yüksek frekanslı sestir (dudaklarımızı büzerek ıslık çaldığımızda çıkan ses gibi), ekspirasyon süresi uzamıştır. Astım krizi, anaflaktik şok vb gibi bronkospazma neden olan durumlarda yüksek frekanslı ses (wheezing) oluşur.



PLEVRAL SÜRTÜNME

Solunum esnasında, inflamasyon nedeniyle plevral zarların birbirine sürtünmesiyle oluşan çıtırtılı sestir. Çıtırtıların sıklığı nedeniyle sürekli ses izlenimi verirler. İnspirasyonda ( ekspirasyonda da) duyulma olasılığı daha fazladır.



SOLUNUM ÇEŞİTLERİ



SOLUNUM ÇEŞİTLERİ

Solunum çeşitlerini ve özelliklerini görmek için TIKLAYIN
Başa Dön

SOLUNUM SESLERİ

NORMAL (VEZİKÜLER) SOLUNUM SESLERİ:

Göğüs steteskopla dinlenirken duyulan; havanın normal akciğer dokusundan geçerken oluşturduğu sese, veziküler (normal) akciğer sesleri denilmektedir.

Normal sesin yoğunluğu, inspirasyon esnasında düzenli artar, ekspirasyon esnasında üçte bire azalarak hemen biter.

Normal sesin kalitesinin ve yoğunluğunun bilinmesi ve tanınması çok önemlidir, böylece anormal sesler duyulduğunda daha kolay tanınacaktır.

Veziküler sesler, bronşlarda, akciğerde ve plevradaki hastalıklarda da

duyulabilir. Sesin duyulması azalabilir ancak yoğunluğu aynıdır, buna

solunum seslerinin azalması denilmektedir.

Solunum sesleri, hasta yatarken veya otururken dinlenebilir; bu özellikle, kalkmaya veya yatmaya gücü olmayan hastalar açısından kullanışlıdır. Akciğer seslerini önden ve sırttan hangi noktalarda nasıl dinleyebileceğinizi görmek için TIKLAYINIZ.



Akciğerdeki normal seslerin önden ve arkadan nasıl dinleneceğini, özelliklerini; anormal sesleri anlatan bir başka şema için tıklayınız.